Bilinçsiz repliklerizi ciğersiz fotosentezlere upload edin..
Anne tokatını first regl’inde bulan şımarık balkon bebekleri..
sizin nezaket repertuvarınız,kısaltılmış kelimelerden kurulu…
balmumu heykellerinizi ulus meydanında satışa çıkarın…
belki 5 kuruş fazlası olan bi müslüman dölü beklemez parasının üstünü..
Sırtını duvara ver..
ruhunu ilk talep edene…
( ve talep bu yazı için çok nazik bir kelime )
dur dur,tamam ben anlamam şiirin edebiyata uyağından geçiyordum düştüm altı üstüne..
Aruz bir vezine dar ağacı kurmuş bir geçmişi intihar ediyordum naciz(h)ane yaprakların seyir haline
( ve seyir çok yol üstü bi ke-lime )..
susmakla meşgul olurken bi kalabalık gürültüsü alnımdan girip ensemden çıktı,gıg demedim ziyadesiyle diğerinden önce çıkmışlığı vardır bir kulağımdan girenin..
istanbulda yaşamanın ta kendisi değilmiydi girene çıkana el sallamak..!!
( burada sallamak çok veda hüznü bi kelime)
aslında birazda bakmamak olayın aslına,suretlerin gözlerinde koyu ton makyaj,
natürel bir yüz kendini asmakta,
( saçı hala tokasında sallanmakta)
hava kararmakta,ve bu gün gece olayı bu yazıda cümle sonuna göz kırpmakta..
-makta yaşam her biçimde….
ve sevda ünlemsiz sonsuz betimde,benim betim bereketim ne senin gülen gözünde..,
dermatolojik bir felaketim belki dudağının yanağın ile kesiştiği paralel çizgide…
( tahmin edersiniz ki çizgi çok geometri bir kelime)
-metri’den çıkılan yolda ritme el atılası bir pornografi değer kalbe..
bu anlarda sevda adına bürünmüş bir peçe ardından kirpik değdirir sigara kokan nefesime…
o an işte tam o anda 90 lar pop müzik bir saflık rest çeker içime..
sen durursun öylece, ben sana aşık olurum…
ki aşk çok yalan bir kelime..
ama sen yine de;
‘diyesininin seni bir gerisin geriye ziyaretinden mazeretle,
bana kısaca en azından,
seni seviyorum de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder